“TORBA YASA” MÜLKİYET HAKKININ AÇIKÇA İHLALİ ANLAMINA GELMEKTEDİR.
GİRİŞ: “Kentsel Dönüşümde Kapsayıcı ve Vatandaşı Koruyucu Bir Yaklaşım Arayışı” adıyla, IşikBinyılı.Org’un 41. TÜYAP Uluslararası Kitap Fuar’ında 4 Kasım 2024 tarihinde sunmuş olduğu panelde “deprem korkusu”na dayandırılarak #TorbaYasa dayatmasıyla #KentselDönüşüm yaptırımı kapsamında, stajer avukat Canan Bulut, “Torba Yasa” Mülkiyet Hakkının Açıkça İhlali Anlamına Gelmektedir.” başlıklı bir sunum yaptı. Bulut, ilişkin “torba yasa”yı özellikle de vatandaşların anayasal haklarının ihlali çerçevesinde degerlendirdi. Vatandaşın hakları konusunda ise “hak kaybına neden olmaması, vatandaşın sürece ilişkin bilgilendirme hakkı ve katılım hakkı, mevcut konutlarının büyüklüğüne ve özelliğine göre yeni konutlarda hak edilmiş metrekare hakkı, süreçte yaşanabilecek maddi zararlara ilişkin tazminat hakkı ve hukuki koruma hakkı” bulunduğu ve “bu haklarından etkin olarak yararlanabilmek için vatandaşlarımızın bilinçli olması gerektiği“ni işlediği konuşma metninin tamamını aşağıda ilginize sunuyoruz.
“TORBA YASA” MÜLKİYET HAKKININ AÇIKÇA İHLALİ ANLAMINA GELMEKTEDİR.
Canan BULUT, Stajer Avukat, Istanbul Hukuk Fakültesi
“Değerli dinleyiciler, hepiniz hoş tekrardan hoş geldiniz. Önceki katılımcılara konuşmaları için çok teşekkür ederim”
Kentsel dönüşüm, şehirlerin yenilenmesi ve deprem gibi tehlikeler karşısında önlem alınması açısından kritik bir süreçtir. Özellikle hepimizin korkusu Büyük İstanbul Depremi gibi bir gerçek varken. Bu nedenle vatandaşlarımızın hem süreç hakkında hem de hakları hakkında bilinçli olması gerekmektedir.
Kentsel dönüşüm, sadece binaların yenilenmesi değil, aynı zamanda yaşam biçimlerinin, sosyal ilişkilerin ve hatta şehir kimliğinin dönüşümüdür. Bu nedenle de vatandaşların yaşamlarını doğrudan etkiler. Vatandaşlarımızın hayatlarını bu kadar etkileyen bir sürecin parçası olması, aktif rol alması haklarının korunması açısından büyük önem taşımaktadır.
Kentsel dönüşüm süreci 6306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanunda düzenlenmiştir. özellikle 2023 tarihinde kanunda önemli değişiklikler yapılmıştır. Buna göre kentsel dönüşüm süreci; Vatandaşların maliki bulunduğu apartmanda bulunan maliklerin yüzde ellisinin belediyelerden alınacak risk raporu süreci başlatmak için yeterli sayılmıştır. Risk raporunun kesinleşmesi sonucu riskli yapının yıkımı için idare tarafından maliklere 60 günlük süre tanınmıştır. Yıkım kararı herhangi bir çoğunluğa gerek kalmaksızın bir malikin dahi başvurusuyla riskli yapı olduğu ispat edildiği takdirde gerçekleşebilecektir. Bu durum vatandaşın en önemli anayasal haklarını nasıl etkiler?
Bilindiği üzere mülkiyet hakkı, bir mal üzerinde kişiye en geniş tasarruf yetkisi veren temel haklardan biridir ve ancak kanunla sınırlandırılabilir. sınırlandıran düzenlemelerin, kamu yararı amacı taşıması yeterli olmayıp, ölçülülük ilkesi gereği, yapılacak işlerde gereklilik, elverişlilik, orantılılık kriterlerinin de bulunması şarttır.
Mevcut yasadaki riskli yapı hakkında karar yeter sayısı, arsa payının 2/3 oranında iken, değişiklik ile bu oran salt çoğunluğa indirgenmiştir. Kat Mülkiyeti Kanununda dahi bazı kararlar, kat maliklerinin 4/5’inin veya yasaklı ve önemli konularda tamamının kararı ile alınırken, söz konusu yasada; tevhit, ifraz, binanın yeniden yapılması, müteahhide verilmesi, sözleşme yapılması ve YIKIM gibi hayati kararların %50+1 tarafından alınabilmesi büyük bir çelişki ve tehlike oluşturmaktadır.
Bu durumda karara katılmayanlar ve azınlık durumda kalanların itirazları tamamen yok sayılmış, ve nihai olarak yapılarına el konulup hisselerinin satılabilmesinin önü açılmıştır. Yasa bu haliyle de mülkiyet hakkının açıkça ihlali anlamına gelmektedir.
Risk raporu sonrası alınan yıkım raporunda vatandaşın muvafakati olmasa bile (!) polis/ kolluk müdahalesiyle konuta zorla girilmesi ve resen işlem yapılması öngörülmektedir. Yapının riskli olup olmadığının tespiti, yapının tahliyesi ve yıkım aşamalarında kolluk kuvvetlerinin zorla yurttaşın evine girebileceği, eşyasının tahliye edileceği ve evinin yıkılacağı düzenlenmektedir. Bu konut dokunulmazlığının ihlalidir.
Özellikle kentsel dönüşüm sürecine dahil olmak istemeyen dar gelirli ailelerin dönüşen binaların bedelini karşılayamaması sebebiyle konutlarını, miras haklarını kaybetmeleri söz konusudur. Buna göre kanunda 775 sayılı Gecekondu Kanunu’na göre yoksul veya dar gelirli olarak kabul edilenlere ve diğer hak sahiplerine borçlandırma suretiyle konut veya işyerlerinin verilebileceği hak sahibinin üzerine kayıtlı ikamet edebileceği konut nitelikli başka bir gayrimenkulü yoksa hak sahibine, hak sahibi evli ise hak sahibi ve eşine bu bağımsız bölüm üzerinde Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre oturma hakkı tanınacağı düzenlenmiştir.
Ancak bilindiği üzere Oturma hakkı kişiye mülkiyet hakkı kadar geniş haklar tanımaz. Dar gelirli kişi vefat ettiğinde; TMK m.823/2’ye göre oturma hakkı mirasçılara geçmeyeceğine göre, taşınmazın satışı halinde mirasçılara önalım hakkı tanınması ihtimali dışında, mirasçıların o yerle ilgili miras hakkı kalmayacaktır.
Bu nedenle yerel yönetimlerin süreçte orta ve dar gelirli ailelere yönelik sosyal yardımları ve devlet tarafından sağlanacak kredi ve destekler çok önemli ve gereklidir.
Kentsel dönüşüm süreci bir yandan da şehirlerin yenilenmesi olduğundan, vatandaşın sadece maliki bulunduğu konut ve işyerleri haricinde yaşadıkları semt dönüşümlerinde de söz hakkı olması gerekmektedir.
Ancak 6306 sayılı Kanunda YENİ yerleşim alanı olarak belirlenen rezerv alanı, yapılan değişiklik ile mevcut kentsel ve kırsal alanlar olarak tanımlanmıştır. Bu değişiklik ile; üzerinde yerleşim mevcut olsa dahi herhangi bir yer rezerv alan seçilebilecek, buradaki vatandaş evinden sürülebilecek, tapu sahibi olduğu mülkü el değiştirecek ve bu suretle barınma ve mülkiyet hakları ihlal edilmiş olacaktır.
Devletin, mülkiyet hakkına sahip olan insanları borçlandırarak başka semtlere göndermesi, vatandaşlarına kendi eliyle tehcir uygulaması anlamına geldiği gibi, yerinden edilen insanların, borçlarını ödeyememeleri durumunda maliki oldukları taşınmazların hazineye devredilmesi ve tapularına el konulması suretiyle mülkiyet gaspı gündeme gelecektir.
Kentsel dönüşüm sürecinde vatandaşın haklarını özetlemek gerekirse; hak kaybına neden olmaması vatandaşın sürece ilişkin bilgilendirme hakkı ve katılım hakkı, mevcut konutlarının büyüklüğüne ve özelliğine göre yeni konutlarda hak edilmiş metrekare hakkı, süreçte yaşanabilecek maddi zararlara ilişkin tazminat hakkı ve hukuki koruma hakkı bulunmaktadır. Ve bu haklarından etkin olarak yararlanabilmek için vatandaşlarımızın bilinçli olması gerekmektedir.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.
– Türk-Amerikan Dernekler Kurulu’na (ATAA) çok teşekkür ediyoruz.
Panel Özeti: KENTSEL DÖNÜŞÜMDE KAPSAYICI VE VATANDAŞI KORUYUCU BİR YAKLAŞIM ARAYIŞI
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ AFETE HAZIRLIK VE KENTSEL DÖNÜŞÜME İLİŞKİN NELER YAPIYOR?
TÜYAP Kitap Fuarı – Panel: KENTSEL DÖNÜŞÜMDE KAPSAYICI VE VATANDAŞI KORUYUCU BİR YAKLASIM ARAYIŞI