“YAZARKEN Kİ ATEŞ RİTÜELİMDEN HALA 2. DERECE YANIKLARLA GEZİYORUM”
DEMET DEMİRKAYA İLE “COANDA” KİTABI ÜZERİNE BİR SÖYLEŞİ
Asuman TACAL
[IşıkBinyılı.Org] İkinci kitabı, “Coanda” adıyla, geçtiğimiz Haziran ayında İstanbul’da yayınlanmış olan yazar ve doğa aktivisti ve New York ve İstanbul’u yaşamının orta direği yapmış olan Demet Demirkaya ile IşıkBinyılı.Org’un Genel Sekreteri Asuman Tacal’ın sitemiz için yapmış olduğu söyleşiyi aşağıda ilginize sunuyoruz.
• İlk kitabı şiir türünde yayınlanmış olan yazar Demet Demirkaya’nın “Coanda” 2ci kitabıdır. Mizah türünde hikayeler ve denemeler içeren kitapta yine yazarın kendi çektiği fotoğraflar da yer almaktadır. Kitabın arka yüzünden alıntı:
Niye yalnız kalmaktan hoşlanmıyor hatta sıkılıyorsun biliyor musun? Çünkü kendinde bir renk bir ışık bulamıyorsun.
Sıkıcı buluyorsun kendini. Başbaşa kalınca sıkılıyorsun. Çünkü anlatacak bir şeyin yok ona. Birine ihtiyaç duyuyorsun katlanmak için ona!
Tanıyor musun peki kendini?
Belki de korkuyorsun da tanımaktan.Tanıyıp da onu hiç sevememekten.
- Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz? Kitaplar hayatınıza nasıl girdi, “okur” olmaktan “şair & yazar” olmaya giden yol nasıl başladı ve ilerledi?
İstanbul doğumluyum ve fena okullarda okumadım. Ama ben fena bir öğrenciydim.
Çocukluğumdan beri asi ve biraz da haylaz. Okul yıllarım bazı öğretmenlerle fikir çakışmalı hatta sınıftan atılmalı bazılarınca bana yıllarca takılmalı geçti. “Hoca bana taktının” öğrenci deyimler sözlüğündeki resmiyimdir ben. Müfredatı dışardan takip ederdim. Müfredat da benim yakınıma gelmeye korkardı.
Kitaplar açıkçası çok erken girmedi hayatıma.0 -5 yaş aralığında masal okunmazdım yani. Büyük ihtimal de ilk kitabım Tommiks’ti. At sevgimi de pekiştirirdi o çizgiler.
Ben o yaşlarda daha ziyade mikrofona evriltilmiş plastik fırça ile Türk Sanat Müziği icra ediyordum konu komşu bahçelerinde.
Ortaokul yıllarımda elimden Muzaffer İzgü kitaplarını düşürmezdim ama. Bir de Gırgır ve Fırt dergilerinin her cuma en hakikatlı müşterisiydim.
Bir mizah ve şiir merakım vardı hep. Orhan Veli ilk hayran olduğum şairdi. Eyüboğlu’nun şiirleriyle tanıştığımda artık kendim de yazıyordum. Sanırım 12 yaşındaydım ilk şiirlerimden, Atatürk, sınıfta Türkçe dersinde öğretmenimizin dikkatini çekmiş ve sınıfta tahtaya kalkıp kızara morara o şiiri okuyarak ödüllendirilmiştim. Sonra şiirleri içime içime yazdım zaten!
Mizahi şiirlerim de çoktu bu arada.
Ne şiir ne mizah beni hiç bırakmadı. Hayatımın mutluluk ve hüzünlerinde can simidi olarak orada beklediler hep beni. Her ikisi de isyanın sesi bana. Biri kibar diğeri hırçın.
- Kitabınızın ortaya çıkış öyküsünü anlatabilir misiniz? Fikir nasıl doğdu, kitabın ismine nasıl karar verdiniz, yazma süreci nasıl gelişti, yazarken uyguladığınız belli rutinler veya ritüeller var mı?
Son sorudan başlıyayım. Evet var ritüelim.Yazmaya başlayacağım zaman kendimi çalışma odama kilitleyip yerde küçük bir ateş yakarım. Üzerinden atlarken can havliyle kelimeler doğmaya başlar zihnimde. Acının sesi öyle dökülür şiirlerimden. Şaka şaka.
Hiç belli olmaz kelimeler nerde yakalar beni. Bir bakarsınız bisiklete binerken kenara çekmiş not alıyorumdur bir bakarsınız dağda bir tırmanışta ses kaydına konuşuyorumdur.
Doğanın etkisi var yaratıcılıkta.İnsan orada yazan çizen heykeller yapan muhteşem bir artist. Beni de doğa besler..Bir de insanları izlemeyi severim.
COANDA kitabım bir isyan biraz serzeniş biraz kızgınlık, başkaldırış. Duygulararası gündem gibi hızlı geçişlerin yansıması her bir hikaye deneme veya şiir.
Türkiyenin gündem sıkıntısı yok malumunuz, konuda sıkıntı yaşatmıyor .
Absürd, saçma, yanlış, çarpık, sapkın, tapkın ..bir tuhaflıklar silsilesi .Daha önce de dediğim gibi mizah ve şiir isyan bana.
- Coanda’daki fotoğraflar neyi anlatıyor? Neden fotoğraf?
Fotoğraf; hayata bakışınızı, önceliklerinizi veya öncelik yapmak istediklerinizi, zaaf, zayıflık veya gücünüzü ruhunuzu “sizi” koyar ortaya. Fotoğraf yazar kendi dili vardır kendi üslubu.
Aynı anda çekenin ve çekilenin de iç dünyasını yansıtabilme gücüne sahip bildiğim tek araç. COANDA’ da ve bir şiir ve fotoğraf seçkisi olan ilk kitabım “MECZUP” da da fotoğraf kelimelerimin görselleridir. Eşleşmişlerdir.
Uzun yıllara dayanan fotoğraf merakımı daha önce yine Türkiye’de yaptığım 2 sergimle de dışarı vurmuştum. Bu vuruşmada gördüm ki kelimeler fotoğrafa aşık.
- Kitaplarınızda hiç özel hayatınıza vurgu yaptınız mı?
Çook! Sağolsun beni üzenler. Yaralayıp hart diye yaraya basıp kendine yol yapanlar. Mutlu edip derinlik sarhoşluğumu besleyenler. Dostu postu düşmanı kurdu hissettirildiğim her duygu ve geçişler COANDA ‘yi oluşturdu zaten.
- Dosyayı bitirdikten sonra yayınevlerine ulaşma, başvuru ve dosyanın kabul edilmesi sürecinden bahsedebilir misiniz? Bu süreçte yaşadığınız zorluklar olduysa bunları nasıl aştınız?
O zorluklara ilişkin başlı başına bir kitap yazılır!
Dram, gözyaşı, öfke dolu!
Ama şımarıklık yapıp yazmayacağım.
Yayınevi aşaması seksi bir dönem diyerek noktalayayım cümlemi.
- Kitaplarınızdan biraz bahsedebilir misiniz?
Hayır. Bahsetmem. Dedikoduyu sevmem.
Zaten piyasanın çok altında bir fiyatlandırma yaptık ki herkes okuyabilsin herkes alabilsin. Bir de içeriği koyiim de kendimi ritüel ateşime mi atayım bu mu?!
- “İlk kitap” hem yazar hem yayınevi açısından birlikte yeni bir yola çıkma heyecanını taşır. Siz “ilk kitap” olgusuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
İlk kitap büyük heyecan.Benim de ilk kitabım Meczup sevilir mi beğenilir mi kucaklanır mı okuyucusu ara ara açıp okur mu derken yayıneviyle yola çıktıktan sonra “yayınevi sahibini ekleyeyim ben sona. Maktul o olsun..”Şöyle yardan düşsün arabası ve patlamada ....” gibi eklemeler yaparak aşk şiirlerime yepyeni bir boyut katmak istemiştim yalan değil.
- Yazılarınızı yazarken hayalgücü sınırlarını zorladığınızı hissedip bunun toplumsal yargılarla ters düşebileceğini hissettiğiniz oldu mu? Eğer hissettiyseniz yazdıklarınızı sildiniz mi?
Asla. Dediğim gibi aykırı düşmek bahasına ben hep kendi cümlelerimi kurdum her zaman. Ömrümde ve kitaplarımda.
- Yeni çalışmalarınız var mı? Varsa, kısaca söz edebilir misiniz?
Var. Ama zaten almış yürümüş kitap fiyatları neredeyse biz yazarlar yaprağa yazmak üzereyiz bir de spoiler verip kendimi ateşe mi atayım. Yazarken ki ateş ritüelimden hala 2.derece yanıklarla geziyorum. 3.cu kitabım bir tıbbi müdahale olacak bi bunu söyleyebilirim ama…