SENİN ÇÖPÜN BENİM SANAT ESERİM..!
SENİN ÇÖPÜN BENİM SANAT ESERİM..!
Yazar: Demet DEMİRKAYA
Doğa yakında insana savaş açacak ve hiçbir silah hiçbir müthiş ordu bu savaşı kazanamayacak.
[IşıkBinyılı.Org] Hayır .Okuduğunuz cümlede ne bir kendini sorgulama ne de bir serzeniş var. Belki biraz ima ve belki biraz örnek alma arzusu var.
Okuduğunuz cümledeki sanat eseri gerçek sanat eseri ve alışıldık geleneksel malzemeler kullanılarak yapılmıyor.
Fransız sanatçı Gilles Cenazandotti sahile vuran plastik şişelerden, dalgalarda kaybolan sahile vurmuş terliklerden, sahile atılan teneke kutulardan, plastik tüplerden yani anlayacağınız çer çöpten sanat eserleri yaratıyor.
Okyanuslardaki önüne geçilemeyen hızlı kirliliğin insanların vurdumduymazlığının ve sorumsuzluğunun karşısında biraz da protesto edercesine sahillerdeki çöpleri toplamaya başlamış. Bunların bazılarını birer heykele birer tabloya dönüştürerek sergilerinde toplumsal bir farkındalık yaratmak istemiş.
Önceleri elindeki metal dedektörle okyanus kenarlarını gezerek para mücevherat eski tarih parçaları arıyorken topladığı parçaların arasında plastik atıkların çokluğunu görünce büyük bir hayal kırıklığına uğramış. Değerli parçaların eksikliğinden çok doğanın böylesine kirletilmesi ve bundan en çok etkilenenlerin de hayvanlar oluşu mutsuz etmiş onu.
İnsanların yaşadıkları dünyayı sadece kendilerine aitmişçesine hor kullanmasına ve hatta bazı canlıların soylarının tükenmesine sebep olmalarına dikkat çekmek amacıyla topladığı çöplerden heykeller yapmaya başlamış.
Yaptığı eserler çoğunlukla hayvan figürleri olmuş. Vahşi doğanın dengesini bozan insanlara inat geri dönüşümü yine onların attıkları atıklarla ortaya çıkardığı eserlerle yaparak adeta bir ders de vermek istemiş.
Cam parçacıkları, güneş kremi ve su şişeleri, araba tekerleğinden saç tokalarına dek her türlü çöp onun yağlı boyası olmuş.
İnsanoğlunun bencilce kirlettiği dünyayı yapay yollardan tamir etme çalışmasındaki paradoksu yansıttığı eserlerinde insanın teknoloji çağıyla olan çelişik kavgalarına da yer vermiş yaptığı heykellerde.
Denizin reddettiği kentsel atığın doğaya geri dönüşümünü adeta armağan ettiği eserleriyle yaparak bu paradoksa da dikkat çekmek istemiş.
Sanatçının Paris, Londra, Milan, Florida, New York gibi sayısız şehirlerdeki müzelerde sergilenmekte olan çalışmaları Jean Paul Gaultier,Starck ,Hermes gibi ünlü moda tasarımcılarının da dikkatini çekmekle kalmamış onların da bu çalışmalara ortaklık etmeleriyle dünya çapında farkındalık kazanmış.
Organizasyonumuz Işık Binyılı ve New York merkezli, “Light Millennium Global” (Birleşmiş Milletler’e üye bir sivil toplum kuruluşudur), bünyesinde gerek Türkiye’de gerekse Amerika’da gerçekleştirdiğimiz,”Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” kapsamında, toplumda farkındalık oluşturma amaçlı programlarımız sonucu, Sürdürülebilir Enerji ve Kaynak Yaratılması,Su ve Gıda Sürdürülebilirliği ,Ekolojik Mimari ve Geri Dönüşüm içerikli proje ve etkinlikleri ile Birleşmiş Milletler kapsamında yapmakta olduğumuz proje ve çalışmalarımızın neticesinde yolumuz bir çok “non-profit” ile ticari olmayan kuruluşla kesişti.
Katıldığımız bir çok seminer ve yapılan istatiki araştırmaların gösterdiği dünyanın hızla ve sorumsuzca kirletiliyor oluşu doğal kaynakların da bu hızlı kirlilikten nasibini alarak aynı hızla tükenmekte olduğu gerçeğiydi.
Bu amaçla kurulan gönüllü kuruluşlar kadar dernekler ve bireysel örgütlenmelerle de doğaya duymamız gereken sevgi saygı ve özeni gösterebileceğiz umudunu taşıyorum hala ben.
Bugün ben de yaşadığım bölgenin sahilinde çöp topladım.Neler neler var anlatsam inanamazsınız.
Kişisel temizliğe verilen önemi atılan kişisel temizlik maddelerinden anlıyorum demek isterdim ama atıldığı yer ile bu ne yaman celişki anne dedirten insanın doğduğu gezegeni yoketme çabalarına dudağım uçuklayarak tanıklık ettim yine.
Evim temizse üstüm başım temizse gerisi umurumda mı dünya modeli bir zihniyetin eğitilebilmesi için devlet bütçelerinde buna ayrılmış çok büyük rakamlar olmalı.
Teknolojik buluş, yapay zeka, uzay bilimi, olası veya planlanası(!)dünya savaşları ve bu sebeple silah ve askeri güç konularına ayrılan bütçenin hızla yokedilen bir gezegende denizsiz bir şehirde yıllar boyu olta, yem ve kova ile balığa gitmeye hazırlanmak kadar anlamsız olduğunu nefes alabilen her insan anlar bence.
Doğa yakında insana savaş açacak ve hiçbir silah hiçbir müthiş ordu bu savaşı kazanamayacak.
Çevre Bilinci ve Saygısı eğitimi daha ilkokullarda verilmeli belki de. Hatta uygulamalı pratiğe geçirerek öğretilmeli. Ranta çevirmek yerine dönüşüme çevirmek temelli sade ve basit yaşama dönmek gerekli belki de.
Dünyamız soluklansın bir nefes alsın diye yepyeni felaketlerden hastalık ve salgınlardan medet ummayız o zaman .Çoğalalım diye yoketmeden yok edilmeden yaşamanın yollarını da öğreniriz belki o zaman.
Her şeyin aşısını yapan insan doğa sevgisinin ve koruma bilincinin de aşısını yapsa ya! Çok ütopik değil mi? Şimdilik evet ama yakındır! Yeter ki dünyayı yok etmeden bulalım o aşıyı.
Cenazandotti kendi imkanlarıyla bireysel anlamda giriştiği bir yolda sesini ne güzel duyurmuş. Yoluna toplumda ön planda yer alan isimleri de katarak sadece sanatını değil aynı zamanda zekasını ve toplum bilinci yetisini de kullanmış.
Ona sadece yaptığı eserlerin marjinalliğinden değil aynı zamanda ses getirerek ulaştığı kitle sebebiyle de daha da çok saygı duydum.
Ben topladığım çöplerden utandım çok. İçeriklerinden değme artist olsa bir şey çıkaramazdı belki ama sahilden yarım kilo çöp eksildi diye de mutluyum ben. Çoğunu geri dönüşüm kutularına attım kalan diğer kişisel hijyenik çöpleri ise oldukları gibi ‘Sahilde ne işi var?’ başlığında bir vitrinde sergilemek isterdim. Belki utanırız evrenden ve kendimizden diye..
Demet Demirkaya
(2024) IşıkBinyılı.Org, kamu yararına ticari olmayan Sivil Toplum Kuruluşu kategorisinde İstanbul merkezli bir dernektir. Bu sitede reklam yayınlanmaz.